Shop

Beyza Karadaş

Sanatsal pratiği, dijitalden analoğa uzanan melez bir üretim sürecini kapsar. Fotoğrafla başlayan yolculuğu,
zamanla karanlık oda deneyleri, alternatif baskı teknikleri ve dijital iş akışlarını içeren çok katmanlı bir keşfe
dönüştü. Işık ve gölgeyle kurduğu görsel diyalog, işlerinin temelini oluştururken, kompozisyon, ritim ve yüzey
üzerine düşünceleri üretim sürecini şekillendiriyor.

ÖNE ÇIKANLAR

EPİFANİ

Epifani adlı bu fotoğraf projesi, izleyicinin estetik yargılarını sorgulamayı, güzellik ile tiksindiricilik arasındaki sınırları belirsizleştirerek onları düşünsel bir karşılaşmaya sürüklemeyi amaçlamaktadır. Klasik Rönesans ve Barok dönemlerine ait ihtişamlı sofra kompozisyonlarına doğrudan referanslar taşıyan proje, bu tarihsel geleneği güncel bir kavramsal kırılma ile yeniden yorumlar. Estetik olarak kusursuz ve düzenli görünen sofra düzeni ile rahatsızlık uyandıran canlı organizmaların bir araya getirilmesiyle, izleyicinin görsel ve algısal konforu bozulur. Bu bilinçli çelişki, görsel hazla beraber tedirgin edici bir farkındalık yaratır. Epifani, yalnızca bir sofra değil, aynı zamanda bir sınır alanıdır. Bu sınırda izleyici, hem estetik normlarla hem de kendi algısal ve ahlaki kabulleriyle yüzleşmeye davet edilir. Proje, sanatın sadece haz uyandıran değil; rahatsız eden, düşündüren ve dönüştüren yönüne dikkat çeker.
Başla

EPİKRİZ

Bu seri, kendi iç dünyamda yaptığım katmanlı bir yolculuğun görsel dışavurumudur. Her bir kare, bilinçaltının farklı bir çatlağını, bir duygunun kırılma anını ya da geçmişten gelen bir yankıyı temsil eder. Renklerin radikal kullanımı ve dijital müdahalenin bilinçli izleri, izleyiciyi gerçeklikten uzaklaştırarak öznel bir evrene davet eder. Bu evrende imgeler tanıdık ama yabancı, sakin ama rahatsız edici, sessiz ama çığlık doludur. Serinin her bir parçası, içsel bir kırılmanın görsel yankısıdır. Epikriz, iç dünyamdaki zihinsel süreçlerin, bastırılmış duyguların ve kırılmaların görsel ifadesidir. Her fotoğraf, benliğimin farklı bir katmanını temsil eder. Renklerin abartılı ve çarpıcı kullanımı, gerçekle düş arasında gidip gelen, içsel bir yüzleşmenin izlerini taşır.
Başla

Sessiz Tanıklar

Gökyüzü, kırmızının ezici dokusuyla bir zırh gibi geriliyor; her köşesinde suskun bir çığlık, her detayında insanlığın modern yalnızlığına dair bir soru gizli. Elektrik telleri, dalgalar, binalar, bacalar ve belirsiz gölgeler... Günlük hayatın sıradan bileşenleri burada hikâyelerin ağırlığını taşıyan metaforlara dönüşüyor. Sıradanlık, kırmızının ateşiyle kavrulup birer simgeye evriliyor; konuşmayan ama sustukça daha fazla şey anlatan birer figür haline geliyor. Gökyüzünde beliren siyah bir boşluk, hiçlik ile her şeyin kesişim noktası gibi duruyor. Sessiz bir girdap, izleyene bakışını yöneltecek bir cesaret arıyor. Hareket ve durgunluk, burada karşıtlık içinde bir arada var oluyor. Çöküşün gölgesinde, ayakta kalmaya dair bir direnç var. Her bir silüet, kırmızının ateşinde kararmış bir anı, bir iç hesaplaşma. Bu seri, yalnızca bakılacak imgeler değil; her biri izleyeni içine çeken, sorgulatan ve duygusal bir bağ kurmaya zorlayan soyut bir anlatı. Kırmızı, bir varoluş çığlığıdır. Siyah ise bu çığlığın yankısı. Arada kalan her detay, insanın kendiyle ve çevresiyle kurduğu kopuk bağların yeniden yazılan hikâyesidir. Bu hikâye, bir kez görülüp geçilecek bir anlatı değil. Her kare, izleyeni durup bakmaya, kendini bu sessiz diyalogun bir parçası yapmaya çağırıyor. Sahi, bu gökyüzünün altında hangi soruları sormaya cesaret edebiliriz?
Başla

Belirli bir temaya bağlı kalmaksızın, çoğu zaman sezgisel bir yönelimle hareket eder. Zamana, belleğe, bedene ve
mekâna dair gelişen sorular, üretiminin kavramsal zeminini oluşturur. Doğa, hayvan, manzara gibi “görmeye
alıştığımız” imgeler, işlerinde çoğu zaman dönüşüme uğrayarak daha sessiz ama derin bir ifade alanına yerleşir.
Geleneksel analog tekniklerle yapılan deneysel baskılar, özellikle tekillik ve tekrar edilemezlik kavramlarına
duyduğu ilgiyi yansıtır. Bu bağlamda üretimi, hem teknik hem de düşünsel anlamda sınırları bulanıklaştırmayı
hedefler.
Fotoğrafın belgeyle olan ilişkisini sorgularken, görünene sıkışmayan, katmanlı bir anlatım arayışındadır.

Eğitim

Yıldız Teknik Üniversitesi, Fotoğraf ve VideoBölümü(2025-Mezun-BölümBirincisi)
İstanbul Arel Üniversitesi, Bilgisayar Destekli Tasarımve Animasyon(Mezun)

Sergiler

(2024) ArtConnect4. UluslararasıÇağdaş Sanat Fuarı(Yıldız Teknik Üniversitesi adınadeneysel
analog çalışmaları sergilenmiştir)

(2025) Bazaart 14. Edisyon, Galeri Deniz, İstanbul, Türkiye

(2025)19 Ağustos Dünya Fotoğrafçılar GünüSergisi, Sanata Bir Yer Platformu, Taksim-Cihangir –
Şişhane (İstanbul, Türkiye), Fotoğrafçılar Günükapsamında seçilerek eserimaçık alanlarda
sergilenmiştir.

 

Tüm ÇAlışmalar